16 Mayıs 2017 Salı

Bacalaureat (2016)

http://www.imdb.com/title/tt4936450/

Herşey adamın birinin sokağın ortasında çukur kazıp çıkan taşları kenara yığmasıyla başlıyor. Çukuru kazanı hiç görmüyoruz, çukurdan çıkan kum ve taş yığınının arkasında kalıyor, sadece hareketi görüyoruz. Ardından bir evin penceresine taş geliyor ve camı kırıyor. Salak herif çukuru kazarken yanlışlıkla kırdı herhalde derken, bir adam, Romeo elinde diş fırçasıyla beliriyor odanın ortasında. Yerdeki taşı ve kırık pencere camını görünce, hemen dışarı çıkıyor. Dışarısı ilk sahnedeki adamın çukur kazdığı yere çok benziyor, sokaklar evler aynı sanki. Biraz bakınıyor Romeo sağa sola, biraz yürüyor ama çukuru görmüyor evinin dibindeki, trenlerin oraya bile bakıyor ama o çukur yok. Taşın nereden geldiğine ya da kimin attığına dair bir iz yok, Romeo eli boş dönüyor eve ve terdeki camları süpürüyor. 

Bu kısa sahne tüm filmin bir özeti aslında. Romeo'nun burnunun dibinde evinin temellerine doğru çukur kazılıyor, camları kırılıyor ve Romeo'nun tüm çabası bu sorunu teşhis etmeye yetmiyor. Üstelik de Romeo bir doktor, doğru teşhis onun işi yani. Romeo tıpku kendi hayatında yaptığı gibi palyatif tedbirlere başvuruyor, eve panjur taktırmaya karar veriyor. Oysa Romanya'nın/Romeo'nun sorunları, öyle panjurla çözülecek türden değil, bunu karısı Magda anlıyor ve panjur yaptırmaktan vazgeçiyor, ama Romeo cam kırılmasının üstüne arabasının sileceklerinin kaldırıldığını gördüğünde de, yola çıkan köpeği ezdiğinde ya da ezmek üzereyken de, arabasının camı tuzla buz olduğunda da hep aynı şeyi yapıyor: Hasar kontrolü ve hasarın giderilmesi.

Romeo, sorunların kaynağını aramaya yanaşmayıp, sürekli ameliyat, organ nakli (kızını İngiltere'ye okumaya gönderme seçeneği hiç şüphesiz bir ameliyat, bir organ nakli) gibi seçenekleri değerlendirdikçe, hiçbirşeyin istediği gibi olamayacağını bir türlü anlamıyor. Bunun yerine ahbap çavuş demokrasilerinin vazgeçilmez öğesi torpil mekanizmasınının türlü çeşitlerinden faydalanmaya çalışıyor ve öğrenilmiş çaresizliğinden bir türlü kurtulamıyor. Romeo tüm hayatını sevdiği insanlar iyi bir hayat geçirsin diye harcıyor ama kimseye yaranamıyor. Sonunda ameliyatı da yapamıyor zaten; bünye organı, organ da bünyeyi kabul etmiyor. Doku uyuşmazlığı var.

Romanya'da herkes herşeyi mış gibi yapıyor. Öğretmen not verirmiş gibi yapıyor, organ nakli sırası etik kurallara göre belirlenirmiş gibi yapılıyor, polis suçluyu yakalarmış gibi, savcı adaleti sağlıyormuş gibi yapıyor. Romeo, bir ailesi varmış gibi, annesi ile ilgilenirmiş gibi, kızını seviyormuş gibi, metresine aşıkmış gibi yapıyor. 

Romeo tüm ahlaksızlığını akıl oyunlarıyla gerekçelendiriyor ve yaptığı haksızlıklardan kendini aklıyor. Sorsan Romeo'ya, tüm ülke benim kadar dürüst olsa, ülke çağ atlar falan der yani. Hemen ardından da bozuk bu sistem, çürümüş bu toplum diye atarlanacaktır. Bireylerin tek tek bu sistemi değiştirmeleri mümkün değil diyecektir Romeo, gençken buna çok çabaladık ve hiçbirşey değişmedi diye devam edecektir. Savcı olup, üstüne gitsen Romeo'nun ama değirmene sen de su taşıyorsun falan desen, savunmaya geçip, sen de işini zamanında yapmadın, şimdi gücün bana yetiyor diye sana saldırır ve kendini yine aklar. Romeocuğum birinin işini doğru dürüst yapması için ülkedeki herkesin işini doğru dürüst yapması mı lazım desen, kimse bana işimi doğru dürüst yapmadığımı söyleyemez der ve çeker gider.   

Benim için iyi bir çürümüş bu toplum filmi. 

Derecelendirme: 8/10.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder