5 Mayıs 2017 Cuma

Otac na sluzbenom putu (1985)


Stalin ile Tito'nun arasının bozulması Yugoslavya'nın çocuksu halkında taşları yerinde oynatıp, uyumsuz sonuçlar ortaya koymaya başlamıştır. Askeri yürüyüşün ulusun güç simgesi sayıldığı, rujun bile kaçak satıldığı, tuvalete her girenin gizli işler çevirdiği, milli takımın futbol maçı kazanmasının savaş kazanılmış gibi yankı bulduğu totaliter Yugoslavya'da Marx'ın Das Kapital'i Stalin portresine bakarak yazdığı bir karikatürünü komik bulmamak Meşa'nın hayatını karartmaya yetecektir. Meşa'nın karısını boşayıp kendisi ile evlenmesini isteyen ve bu isteği kabul görmeyince Meşa'nın siyasi polis olan Stalinist kayın biraderi ile yaşamaya başlayan kıskanç Ankica bir de Meşa'nın karikatürü komik bulmadığını sevgilisine yetiştirince Meşa sürgüne gönderilecektir. Tüm bu olaylar Meşa'nın küçük oğlu Malik'in gözünden anlatılıyor filmde.

Komşu kadının da kocası siyasi polis tarafından götürülmüş ve uzun zamandır ortada yoktur. Çocuklar dahil herkesin bildiği bu durumu kadın yine de küçük oğlundan acınası bir biçimde saklamaya çalışmaktadır. Kim kimi idare ediyor belli değildir aslında. Sonunda kadın dayanamaz ve adamın cenazesini kaldırır. Tabutta ceset yoktur.

Malik'in de durumu arkadaşı Yoza'dan farklı olmayacaktır kısa bir süre sonra. Babasının yokluğunda Malik uyurgezer olarak ilk arızasını çıkarır. Malik ve annesi sürgündeki Meşa'yı görmek üzere trenden indiklerinde, tren ortamı sise boğar ama yine de aile birbirine kavuşur. Bu aşağıdaki sahne filmin özeti gibidir esasen.


Sonuç olarak totaliter devleti eleştiren Kusturica'nın tipik Balkan insanlarını izlemek isteyenler için iyi bir film olduğu söylenebilir. Ben çok bayılmadım, ama yine de iyi bir film.

Derecelendirme: 8/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder